Gerçek dünyayı öğrenmenin en önemli yolu, fiziksel olarak o dünyayı manipüle ettiğimiz aslında oyun dediğimiz süreçlerdir. Oyunun beyin gelişimine katkısı inanılmaz büyüktür.
Bir canlının beyni ne kadar büyükse oyuna harcadığı vakit o kadar fazladır. İnsan, ömrü boyunca bir şekilde oyun oynar. Oyun, çocuğun dünyayı ve sosyal ilişkileri deneyerek yanılarak öğrenebildiği bir yerdir. Bu beceriyi kazanmış kişiler ileride dünyayı yeterince deneyimlemiş, duygusal ilişkilerde güçlü, etrafındakilerle sağlıklı iletişim kurabilen ve dikkatini uzun sure bir yerde toplayarak yaratıcı bir düşünce ve sonuç üreten bireyler haline geleceklerdir.
Bir çocuk oyun oynamak için sizi çağırdığında anne baba olarak genelde bir meşguliyetimiz oluyor yani onu pas geçip erteledeğimiz anlar söz konusu. Ancak onlara evet deyip karşısına oturduğunuz zaman, bir çocuğun gerçekten size olan ilgisi maksimum 15 dakika devam eder. Siz onun beyin yapısına sahip olmadığınız, onun kadar yaratıcı düşünemediğiniz için 15 dakika sonra sizden sıkılır. Aslında biz anne babalar belki günde onlara sadece 15 dakikamızı ayırarak, daha yaratıcı, zeki, pozitif çocuklar yetiştirebiliriz. Gelin 15 dakikalığına maillerimizi ve sosyal medyayı kontrol etmeyi bırakalım…