Neden kendimizi sosyal medyada saatler geçirirken buluyor, ancak aylardır okumayı planladığımız o kitaba elimizi bir türlü uzatamıyoruz?
Bir dakikalığına sıkılmaya görelim,neden akıllı telefonumuzu alıp daldan dala atlıyoruz?
Neden kısa ve eğlenceli videoları uzun belgesellere tercih ediyoruz?
Yapılan araştırmalar beyindeki bir kimyasalın tercihlerimiz üzerinde ciddi bir etkisi olduğunu kanıtlıyor: Dilimize pelesenk olmuş bu kimyasalın adı; “ Dopamin”.
Peki bu hormon ne işe yarıyor?
Bu madde bedenimizin ve ruhumuzun en kıvrak yerlerinde görev alıyor. Kan basıncını ayarlıyor , hareket etmemizi sağlıyor ve tansiyonumuzu yönetiyor. Hatta sadece bedenimizin değil, hayatımızın da tansiyonunu ayarlıyor. Hafızamızı korumanın,bir şeyler öğrenmemizin ,rahat uyuyabilmemizin, bir soruna çözüm bulabilmemizin de yolu dopaminden geçiyor.
Buraya kadar her şey çok güzel: Ortada bize keyif veren ve o keyfe doğru bizi motive eden bir kimyasalımız var. Ancak dopamin aynı zamanda da bir haz maddesi. Sonunda bir ödül elde edeceğimiz,haz duyacağımız her aktivite sonrasında, bu hormon beynimizde yüksek düzeyde salgılanmaya başlıyor.
Akıllı cihazların ve nesnelerin hakimiyetiyle birlikte kolay yoldan keyif elde edebileceğimiz ,dopamin salgılatan ödül kaynaklarımız ise almış başını gidiyor. Instagramda her gezinişimiz, Youtube veya Netfilx’te izlediğimiz bir şey ,Facebook postumuza aldığımız bir beğeni , oyunlarda atladığımız her level bizi inanılmaz mutlu ediyor. Aynı zamanda anlık keyiflerin son bulmaması adına beynimiz bize bu eylemleri sürekli tekrarlatıyor. Fakat tekrar edilen davranışlar günün sonunda maalesef bağımlılık ve “dopamin toleransı” oluşturduğu için beynimiz, motive olmak için daha fazla dopamine ihtiyaç duymaya başlıyor. Nihayetinde yaptığımız bu eylemler bizi kısa vadede mutlu etse de, uzun vadede ruhsal bir tatminsizliğe yol açarak bizi gerçek anlamda fayda sağlayacağımız eylemlerden uzaklaştırıyor.
İşte tam bu noktada San Francisco’lu psikolog Dr. Cameron Sepah’ın popülerleştirdiği bir kavram; “ Dopmanin Detoksu” hayatımıza giriyor. Hatta dünyanın teknoloji üssü Silikon Vadisi’nde çalışan bazı üst düzey yöneticiler bu detoksu uygulayarak çok fazla tekrarladıkları, gündelik hayat /iş performanslarını etkileyen, bağımlılık yarattığını düşündükleri aktiviteleri kontrol altına almaya çalışıyorlar .
Bir Silikon vadisi trendi olan Dopamin Detoksunun kuralları çok net.Günlük hayatımızda artık çok normaleştirdiğimiz yüksek dopamin içeren aktiviteleri bir süreliğine kısıtlamak. Tıpkı insuline direnç geliştirmiş kişilerin insulin salgılatan gıdaların olmadığı diyetler yapması gibi. Yani bir “ dopamin diyeti ” yapacaksınız. Neye bağımlılığınız olduğunu düşünüyorsanız bu diyete dahil edebilirsiniz.Şeker, internet,bilgisayar oyunları ve sosyal medya gibi.
“Dr. Sepah, “The Definitive Guide to Dopamine Fasting 2.0 — The Hot Silicon Valley Trend” isimli makalesinde, bu detoksu gün sonu 1- 4 saat arası , haftasonu bir gün, her 3 ayda bir hafta sonu ya da her yıl bir hafta uygulayabileceğimizi söylüyor. Dr. Sepah, mükemmelin iyinin düşmanı olduğunu hatırlatarak, detoksa günde 1 saatle başlayıp, sonuçtan memnun kalındığı takdirde, sürenin örneğin 2 saate çıkarılabileceğinden de söz ediyor. Örneğin, telefon bildirimlerini yemekten sonra kısıtlı bir süre için kontrol etme süresi belirlemek gibi.
Şayet yaşantınızda sizi rahatsız eden davranışı azaltmak ve ruhsal tatmininizi attırmak istiyorsanız , dopamin detoksu ile bu aktiviteleri daha kontrollü ve bilinçli bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.Unutmayın sosyal medyadan tamamen uzaklaşmak, hiç dizi seyretmemek ya da magazinsel hiçbir şeyle uğraşmamak çözüm olamaz , işin özü bu eylemleri dengeli yapabilmek, dozunu kaçırmamak.
Mesela, hafta sonları güne, sosyal medyada 2 saat takılarak ya da dizi seyrederek başlamak yerine, kitap okuyarak , spor yaparak, online eğitim alarak, bir hobi ile uğraşarak başlamayı deneyebilirsiniz.. Her 1 saatlik yüksek faydalı aktiviteden sonra, kendinize 15 dakikalık sanal eğlence zamanı belirleyebilirsiniz.